Bu dilin ne sağı var, ne de solu...

Avustralya’daki Guugu Yimithirr halkı, yönleri tarif ederken “sol” ya da “sağ” yerine coğrafi yönleri kullanıyor. Bu dil yapısı, çevreye bakışı ve düşünme biçimini de kökten etkiliyor.

Bu dilin ne sağı var, ne de solu...

Günlük hayatımızda kullandığımız bazı kelimeler o kadar sıradan hale geldi ki, bunların herkes için aynı anlama geldiğini düşünürüz. “Sağ” ve “sol” gibi yön tarifleri de bunlar arasında sayılabilir. Oysa bu kavramlar dünyanın her yerinde aynı şekilde kullanılmıyor.

Avustralya’nın kuzeydoğusundaki Far North Queensland bölgesinde yaşayan Guugu Yimithirr halkı, yönleri bizim alışık olduğumuzdan oldukça farklı bir şekilde tanımlıyor. Konuştukları dilde “sağ” ve “sol” gibi kelimeler hiç yok. Bunun yerine yönler her zaman kuzey, güney, doğu ve batı gibi sabit coğrafi referanslarla ifade ediliyor. Yani birine “biraz sağa kay” demek yerine, “biraz doğuya git” demek gerekiyor.

Bu alışkanlık sadece dili değil, düşünme biçimini de etkiliyor. Guugu Yimithirr halkının çevresinde olup bitenleri tarif edebilmesi için, o anda hangi yöne baktığını ya da bulunduğu yerin hangi yöne denk geldiğini bilmesi şart. “Ağacın arkasında” demek yerine “ağacın kuzeyinde”, “solundaki masa” yerine “batındaki masa” deniyor.

Araştırmacılara göre bu sistem, konuşan kişilerin çevreye karşı sürekli bir farkındalık geliştirmesini sağlıyor. Max Planck Psikolinguistik Enstitüsü'nden Stephen C. Levinson’ın aktardığına göre, yön tarifleri sadece sabit konumlar için değil, günlük hareketlerde de geçerli. Örneğin biriyle karşıdan karşıya geçerken “biraz kuzeye kay” denebilir. Hatta marangozluk gibi işlerde bile ölçü yerine yön kullanılıyor: “Kapı çerçevesini biraz güneye kaydır.

Yön tariflerinde kullanılan bu sistem, bildiğimiz pusula yönlerinden biraz farklılık gösterebiliyor. Dilbilimci John B. Haviland, bu yönlerin yerel çevreye - kıyı şeridine, rüzgar yönüne ya da Güneş’in hareketine - göre şekillenmiş olabileceğini söylüyor. Yani kuzey her zaman pusuladakiyle tam olarak aynı yönü göstermeyebiliyor, ama topluluk içinde ortak bir anlayış var.

Guugu Yimithirr, dilbilim açısından ilginç bir örnek olarak görülüyor çünkü dilin yapısı, konuşanların çevreyi algılayış biçimini doğrudan etkiliyor. Bu sistemin dışarıdan bakıldığında basit gibi görünse de, aslında konuşanın zihninde sürekli çalışan bir yön bulma mekanizması gerektirdiği düşünülüyor.

Yok olmanın eşiğinde

Ancak bu dili yaşatmak giderek zorlaşıyor. 2021 verilerine göre Guugu Yimithirr dilini aktif olarak konuşanların sayısı 800’ün altına düşmüş durumda ve bunların çoğunu yaşlılar oluşturuyor. Topluluk ise dili kaybetmemek için çaba gösteriyor. Özellikle gençlerin bu dili öğrenmesi için çeşitli çalışmalar yürütülüyor.

Dünyaya “kanguru” kelimesini kazandıran bu yerel dil, aynı zamanda bize mekanı ve yönü algılamanın bambaşka bir yolunun mümkün olduğunu da hatırlatıyor...


OSZAR »