Hayatta kalma oyunları uzun bir süredir popüler türler arasında yer alıyor. Birçok farklı tür ve şekilde karşımıza çıkan bu oyunlar arasında, sanıyoruz 11 Bit Studios’un oynadığı rol bir hayli önemli. İlk olarak This War of Mine ile kendisini gösteren firma, dönemi için muazzam bir başarıya imza atmayı başarmıştı. Akabinde, Frostpunk ile çıkageldi. Bu sefer birkaç kişi yerine kalabalık bir şehri hayatta tutmaya çalıştığımız oyun, kısa sürede kendisine büyük bir hayran kitlesi toplamayı başardı. Her iki oyun da temelde oyuncuları etik ve ahlaki seçimler yapmaya itiyordu. Bu seçimler ve sonuçları özellikle This War of Mine oyununda fazlasıyla belirgindi zira az miktardaki karakterden birisini kontrol ettiğimiz için bireysellik daha fazla devreye giriyordu.

Frostpunk bir şehir kurmayı ve bu şehirdeki insanları büyük bir faciada nasıl hem mutlu edebilir hem de nasıl hayatta tutarım hissiyatını oyuncuya muazzam şekilde vermişti. Nitekim aradan geçen yıllardan sonra nihayet Frostpunk 2 ile karşılaştık. İncelememiz biraz gecikti ama arada da bolca oyunu deneyim etme şansımız oldu. Gelin şimdi sizi bitmeyen soğuğun içerisinde hayatta kalmaya çalışan bir grup insanı ve onları yönetmenin ne kadar zor olduğunu anlatmaya çalışalım…

Bildiğiniz ve yazılarımızı takip edenlerin de bizden sıkça duyduğu üzere, yeni oyun üretiminin uzun yıllardır sekteye uğradığını düşünüyoruz. Hele bir de seri oyunlara yeni bir yapım eklendiği zaman, sanki yeni bir oyundan ziyade büyük bir DLC’ymiş hissi alıyoruz. Fakat Frostpunk 2 gerçekten de başlı başına ikinci bir oyun olmuş diyebiliriz. Oyunumuz, ilk oyundan 30 yıl sonrasında, 1916 New London’da geçiyor. Daha evvel kömürle olan ilişkimiz artık petrole dönüşmüş durumda. Hal böyle olunca yeni teknolojiler, yeni ideolojiler ve yeni fraksiyonlar devreye giriyor. Nihai amacımız gelmekte olan büyük soğuktan halkımızı korumak.

Öncelikle gelişen grafiklerden ve genel görünüşten başlayalım. Oyunumuz Liquid Engine’den Unreal Engine 5’e geçiş yapmış. Yenilenen grafik motorunun oyun üzerindeki etkilerini izleyeceğiniz herhangi bir video da bile görmek mümkün. Haritamız ilk oyuna göre çok daha büyük ve zoom out ve in modları sayesinde çok geniş bir açıdan, çok daha detaylı bir görüşe doğru yakınlaşıp uzaklaşabiliyoruz. Binaların detayları fazlasıyla yeterli şekilde verildiği gibi, farklı binaların kendilerine has çalışma şekilleri de oyuna renk katıyor. Tamamen beyaz olan bir düzlemde kullanılan renk paleti seçimi de harika olmuş. Müzik tarafındaysa ilk oyundan tanıdığımız Piotr Musial muazzam besteler yaratarak oyuna resmen ruh katmış. Ayrıca oyun esnasında olan olayları anlatan bilgilere dair kullanılan görsel ve yazılar da şahsına münhasır bir havada. Anlayacağınız sanatsal anlamda gerçekten bir bütünlüğe ve estetiği sahip bir oyun ile karşı karşıyayız.

Evet, oyunumuz birçok açıdan güzel gözüküyor ama bildiğiniz üzere oyunların görünüşünden ziyade sundukları deneyimler bizim için esas önem arz eden noktadır. Öncelikle en büyük değişiklikle söze başlayalım. İlk oyunda belirli noktalara tek tek şehirler ya da üretim noktaları kuruyorduk. Bu durum ikinci oyunla tamamen değişmiş ve bir seferde birkaç noktayı kaplayan “district” yani semt ya da bölge mantığına dönüşmüş. Bu ne mi demek? Artık tek bir nokta yerine, birkaç noktayı kaplayacak şekilde dizilen binalar yapmamız gerekiyor. Hal böyle olunca harita üzerinde de daha detaylı düşünmek, neyi nereye kuracağımızı iyi hesaplamak gerekiyor. Misal, Housing District’leri olabildiğince ısıtıcıya yakın ve yan yana yapmak, toplam ısı ihtiyaçlarını azaltıyor.

Oyunda toplam altı adet district bulunuyor. Bunlardan en önemlisi pek tabii Food District. Yiyecek olmadan insanların yaşaması pek mümkün değil ama ısı en önemli kaynak, bunu da yeri gelmişken belirtelim. İnsanlar aç olarak bir süre yaşayabiliyor ama ısı olmadan kısa sürede ölüyorlar. Genel olarak binalara baktığımızdaysa Housing, Food, Extraction, Industrial, Logistics, Central ve Universal olarak yedi başlığa bölebiliriz. Her başlık altında birçok farklı bina bulunuyor ama bu binaların büyük bir kısmı, oyundaki fraksiyonlarla olan ilişkiniz sonucunda kullanılabilir hale geliyor. Hah, şimdi gelin az da fraksiyonlardan bahsedelim.

Oyunumuzda toplam 12 farklı fraksiyon bulunuyor. Ana senaryoda Stalwarts, Pilgrims, Faithkeepers ve Evolvers ile sınırlı bir deneyim yaşıyoruz ama özellikle Utopia Builder mod’unda 12 fraksiyon ile karşılaşabiliyoruz. Açıkçası oyunun en eğlenceli ve farklı kısmı bu ekiplerle uğraşmak diyebiliriz. Her birinin bizlerden istedikleri ya da tepki gösterdikleri durumlar oluyor. Fund Projects, Make Promise, Grant Agenda ve Promote gibi başlıklar sayesinde kendileri ile aramızı iyi tutabiliyoruz. Tabii benzeri şekilde işler kötüye de gidebiliyor. Tahmin edebileceğiniz üzere herkesle arayı iyi tutmak imkansız gibi bir şey. Bu sebepten öncelikle fraksiyonların beraberinde getirdiği olumlu ve olumsuz durumları iyi gözlemlemek lazım. Bu sayede kendimize bir oyun stratejisi belirleyebiliriz.

Unutmayın, fraksiyonlarla aramız iyi olduğu sürece sunacakları Special Actions ve Fervour Action’lar, oyun deneyimimize büyük etki ediyorlar. Madem farklı seslerden bahsediyoruz, Frostpunk 2’nin en önemli özelliklerinden bir diğeri olan meclisten de bahsedelim. Council Hall binasını yaptığımız anda devreye giren meclis, anında ilk oturumuna başlıyor. Meclisin amacı, mümkün mertebe durum itibari ile yararımıza olan yasaları onaylatmak. Bir yasa tasarısının meclisten geçmesi için, oy çoğunluğu gerekiyor. Misal 100 bakan varsa, 51 tanesinin yasayı onaylaması gerekiyor.
Oylamaya geçmeden önce de karşımıza çıkan menüde kabaca kimlerin daha olumlu, kimlerin çekimser ve kimlerin olumsuz olduğunu görebiliyor olmamız da avantajımıza. Eğer yeteri miktarda insan konuya olumlu yaklaşmıyorsa, “Negotiate” diyerek konu ile alakalı farklı görevler tamamlayıp yola devam edebiliyoruz. Survival, City, Society ve Rule olarak dört kategoriye bölünen yasaların, kendi altlarında farklı başlıkları bulunuyor.

Sonuç
Açıkçası FrostPunk 2 ilk oyuna göre birçok açıdan değişmiş. Artık daha fazla şehir kurma mekaniklerine ağırlık vermiş, birçok açıdan yeni bir oyun ile karşı karşıyayız. Bu esnada ilk oyundaki samimiyeti biraz kaybettiğini belirtmeliyiz. Yani aldığımız kararların sonuçlarında meydana gelen olaylar, bizi ilk oyundaki kadar etkilemedi. İlk denemede aldığınız kararların birçoğunun yanlış olduğunu ikinci ve üçüncü denemede anlayacaksınız ki bu da hayatta kalma oyunlarının genelinde olan bir yaklaşım. Yine de sanıyoruz yeni oyuncuları çok da kendisine çekecek bir mantık değil. Nitekim Forstpunk 2 getirdiği yeniliklerle bence iyi bir ikinci oyun olma örneği sergiliyor. Evet, bazı can sıkıcı oyun mekanikleri söz konusu olabilir ama deneyimlediğimiz süre boyunca beni kendisine kilitlemeyi başaran bir yapım.
Ertuğrul Süngü
KÜNYE
- Yapım: 11 Bit Studios
- Dağıtım: 11 Bit Studios
- Tür: Strateji, Hayatta Kalma
- Platform: PC, PS5, Xbox Series X/S
- Web: frostpunk2.com